Ana içeriğe atla

AYSUN KIRCA BLOG YAZILARI

HEP ÇOCUK KALSA KALBİMİZ

    Çocukça sevmeli hayatta. Tüm çocuk kalbiyle olabildiğince fazla. Tek derdimiz sıranın en önünde olmak olsa ya da bir küsüp bir barışık olsak. Çok sürmese kızgınlıklarımız, kırgınlıklarımız. 5 dakikayı aşmasak mesela.5 dakika sonra sarılsak birbirimize ve yine en yakın arkadaşı olsak birbirimizin. Halimiz, tavrımız bir çocuk edasıyla kalsa yaşlanana dek. Dünya çocuklarla güzel. Biz de bir zamanlar çocuk olmadık mı? Hep çocuk kalsa kalbimiz.                                                        
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımızın 100.yılı olması nedeniyle coşkuyla, tüm kalbimizle kutluyoruz. Okullarımızda olsaydık sınıflarımızı süslüyor, en uzun zinciri oluşturmak için neşe içinde kahkahalar atıyor ve bu anı seyretmekten büyük mutluluk duyardık. Bir yandan balonlarla donatırdık boydan boya sınıfımızı, bir yandan bayraklarla, fenerlerle, kedi merdivenleri ile süslerdik okulumuzu. Şimdi okullarımızda olamasakta coşkumuz hiç azalmadı. El ele verdik ve evlerimizi süslemeye başladık.23 Nisan sizin bayramınız çocuklar ve hep kalbi çocuk kalanların.23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramınız kutlu olsun.   

                                                                                           Aysun KIRCA-Darıca Ortaokulu Anasınıfı
                                                                                                                    
                                                                                                                     20.04.2020


8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜMÜZ KUTLU OLSUN

    "Sevgi neydi? Sevgi emekti." Sevgi gerçekten emekti. Bir işe ya da kişiye, durumlara sevgini verdiğin zaman mutlaka sonu hayra çıkar. Belki emeklerin boşa çıkabilir zaman zaman ama yine de denemeye değer. Emeksiz yemek olmaz derler. Şu dünyada en güzel hediye; verdiğin emeklerin meyvesini toplamak belki de. Kuşkusuz ki toplumda en çok emek veren, toplumda bir yer edinmek, kendi hayatını ve geleceği şekillendirmek için emeğini sakınmayan kadınlardır. Yeri gelir bir öğretmenimiz olarak aklımızda kalırlar, yeri gelir hayatımızı kurtaran bir doktor olurlar, yeri gelir baş edemediğimiz anlarda destekçimiz olurlar. Bir kadın hasta olur bütün evin sistemi çöker. Evin direği, göz bebeğidir kadın. Başımız sıkışır, ihtiyaç duyarız. İlk kelimemiz "Anne" olur. Bebek ya da çocukluğumuza gidelim. Ağladığımızda, yardım istediğimizde, düştüğümüzde yine ilk kelimemiz "Anne" olmaktadır.Kadınlar bu kadar kıymetli iken, bu kadar baş tacımız iken kötü haberlerde alırız zaman zaman.Unutmayın ki her kadın bir annedir ve sizin hayatınızda başroldedir. Unutmayın ki: "Cennet annelerin ayakları altındadır." Hayatta kadınlar hep ilkleri başarmışlardır. Hayatımızın zirvesinde kadınlar vardır. Kadınların emekleri yadsınamaz ve kadınlar günü sadece 8 Mart ya da bir annenin günü sadece belirlenen bir gün değildir. Kadının günü yoktur, her gün dünyanın neresinde olursanız olun kadının günüdür ve kadın sadece bir günde emeklerinin hatırlandığını bile bile her gün aynı özveriyle devam eder hayatına. Dünya Emekçi Kadınlar Gününüz Kutlu Olsun.

                                                                                           Aysun KIRCA-Darıca Ortaokulu Anasınıfı
                                                                                                                    08.03.2020

                                    
                                                
                                  EN GÜZEL DEĞER PAYLAŞMAK

      Bir varmış bir yokmuş. İnsanların mutluluk içinde yaşadığı bir şehirde bir gün toprakta bir hareketlenme olmuş. Usul usul, kısa kısa birden başlamış her şey. O kadar ani olmuş ki herkes şaşırmış kalmış. Sallantılar büyümüş, geride bir enkaz, hüzünlü gözler, karamsar düşünceler bırakmış ardında. Evler yıkılmış, binalar hasar görmüş. Tek hasar yapılarda olmamış. En büyük hasar insanların yüreklerinde, gülen gözlerinde, minicik ellerinde imiş. İnsanlar düşünmüşler. “Acaba ne yapabiliriz?” demişler. İki bilge çıkmış ortaya. Demişler ki:
-“Neden ellerimizi uzatmayalım? Neden paylaşmayalım? Az ise çok olur, yok ise belki var olur. Paylaştıkça güzel hayat, en güzel değer paylaşmak.”
 Koyulmuşlar işe. Başlamış bilge söze:
-“Benim başıma gelmez demeyin. Siz de bir el verin. Hepimiz kardeşiz. El ele vererek her şeyi hallederiz.”
Sonra beklenmedik bir şey olmuş. İnsanlar akın akın yardıma koşmuşlar. Bir olmuşlar birlik olmuşlar. Azlar çok olmuş, insanlar mutlu olmuş. Çocukların yüzleri gülmüş, gönülleri göz kırpmış. İyilik herkese iyi gelmiş. İyilikler hep çoğalmış, sevgi hep artmış.

Gökten üç elma düşmüş. Biri güzel yürekli tüm insanlara, biri tüm çocuklara biri de toprağa düşmüş ki birler bin olsun, azken çoğalsın çok olsun diye.


ÇOCUKLARIN DÜŞLERİ HİÇ KIRILMASIN TÜM ÇOCUKLAR GÜLÜMSESİN
     
      Bir varmış bir yokmuş... Dünyada her çocuğun düşlediği oyuncaklar varmış. Kimi çocuk birçok oyuncağın sahibi olmuş, kimi çocuğunda hiç oyuncağı olmamış. İki farklı dünya yaratılmış çocuklar için. Kimi çocuk oyuncak denizinde bulmuş kendini, kimi çocuk da bakınmakla yetinmiş. Bir yanımız güneşken bir yanımız fırtına olmuş. Ve çocuklar bir düş kurmuşlar.                   Bir gökyüzü düşlemişler. Mevsimlerden bahar, günlük güneşlik bir gün imiş. Önce her yerin oyuncak olmasını dinlemişler. Ama sonra düşünmüşler. "Bu bizi mutlu eder ama sadece şimdi mutlu oluruz." demişler. Başlamışlar düşünmeye. "Sonsuz mutluluk mümkün müdür?" demişler. "Belki bunun cevabını bulamayız ama el ele verebiliriz." demişler. Toplaşmışlar bir araya. Ne kadar çocuk varsa katılmış aralarına. Ne bulmuşlarsa getirmişler ve üretmeye başlamışlar. Ortaya birbirinden güzel oyuncaklar, renkler, öyle şeyler çıkmış ki şaşırıp kalmışlar. Öyle çokmuş ki artık oyuncakları..." Paylaşalım." demişler. "Oyuncağı olmayan, hayalleri kırılan, üzülen, bir engel olduğunu düşünen tüm çocuklara götürelim bu oyuncakları." Çevrelerinden başlamışlar işe. Nerde bir engel, nerde bir umutsuzluk, bir acı, bir hüzün, afet varsa oraya gitmişler. "Çocukların düşleri hiç kırılmasın, tüm çocuklar gülümsesin." demişler. Durmamış lar, sürekli üretmişler ve demişler ki: "Ver elini engelleri birlikte aşalım. Hüzün çocuklardan uzak olsun. Her çocuğun yüzünde gülümseme var olsun."

                                                                        Aysun KIRCA-Darıca Ortaokulu Anasınıfı
                                                                                             26.01.2020

İLK KARNE HEYECANIM
       İnsanoğlu için ilkler hep özeldir.Kuşkusuz ki bir aile için en özel anlar çocuğunun ilk adımlarını atması,ilk sözcükleri söylemesi,okulda ilk günü,ilk karne alışı,ilk karne heyecanıdır.Okulun ilk gününde ailelerinden ayrılmaya,bağımsız olmaya,sosyal bir çevreye uyum sağlamaya çalışan miniklerimizle koca bir dönemi geride bıraktık.Birlikte başardık,birlikte,güldük.Birlikte paylaşmayı,nezaket kavramını,kuralları,sayıları,renkleri,şekilleri ve daha nicesini öğrendik.Çocukların gözlerinde gördüğümüz o ışıltı kadar ailelerinin gözlerindeki meraklı bakışları ve ışıltıyı da gördük.
"Bir çocuk için ilk karne heyecanı nedir?" Bunu birlikte yaşadık."Öğretmenim ne zaman karne alacağız?Karne almama 2 gün mü kaldı?Yarın karne alacak mıyım?" sorularını sizler de eminim ki çocuklarınızdan almışsınızdır.Bir çocuk için ilk karne çok önemlidir.Çocuk kendi başarısını,başardıklarını bu yolla göstermek ister.Kendisini abisi ile kıyaslayan öğrencim "Hepsi 5 mi?" dediğinde "Hepsi 5 tabiki."oldu cevabım ya da "Hepsi 100 mü?" dediğinde "Hepsi 100."diye cevaplandırdım sorularını.Sadece bu kadar mı?Hayır.Çocuklar kadar ailelerinin heyecanını da gördüm gözlerinde.Ve bu özel günde çocuklar kadar ailelerinin de heyecanına ortak olduk.Bir çocuğu özen kılan en güzel şey yüzündeki gülümsemedir,sonsuz kahkahasıdır.İlk heyecanlar her zaman en özeldir,en güzeldir.Sizin ilk karne heyecanınız nasıldı?



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Şimdi Tam Zamanı

Gökten önce tek damla düştü. Kimseler görmedi kayboldu,gitti. Sonra avcumuzu pencereden dışarı uzattık,damlalar birbir arttı,artık ıslaklığı hissetmeye başlamıştık. Bulutlar hızla birleşti. Gök gürledi. Ve gökyüzünden sayısız damla yağmur olup yeryüzüne indi. Yağmur berekettir derler büyüklerimiz,ne doğruymuş.Kararında,doğru anda yağarsa düştüğü yer yeşillenir,cennet olur.Şimdi tam zamanı yağmur olup yağmanın,gök olup gürlemenin...  İstanbul,Antep,Mardin,Tokat,Antalya,Kocaeli,Yozgat,Kastamonu,Batman,Ankara,Hatay,Balıkesir,Ağrı,Mersin,Adapazarı,Ordu,Aydın,Kahramanmaraş,Eskişehir,Bolu,Afyon,Bilecik,Erzurum,Mersin,Kırıkkale,Konya,Yalova,Samsun,Edirne...Elele verip yağıyoruz.Aradan kilometreleri,doğuyu batıyı kaldırıp "biz"olmaya,kuraklığı cennete çevirip minicik gözlerin bir nebze de olsa gülümsemesinde payımız olsun diye birlikte yola çıkıyoruz. Biz önce "Ver Elini Engelleri Birlikte Aşalım" e-twinnig projesi için yola çıkmış birbirini hiç tanımayan ama ortak ...

Ver Elini Dediğimiz Yolun Sonundan

Ver Elini, dedik Aralık ayı başlarında. Ver Elini, Engelleri Birlikte Aşalım... Kıymetliler kıymetlisi bir amacımız vardı, anlatmak. Bugün engelli dediğimiz kimselerin yaşadığı sıkıntıları, durumlarının iç yüzlerini anlatmak...Ve asıl engel olanın özel durumları değil, toplumun bilinçsizliği olduğunu anlatmak... Bu yolda gerek öğrenci olduk, gerek öğretmen, gerek empati kurup engelli olduk. Sahi, birer engelli adayı olduğumuzu biz zaten biliyorduk. Anlatmalıydık mesela disleksiyi. Anlatmalıydık ki şayet bir çocuk yaşarsa bu durumu, ya annesi ya babası ya halası, teyzesi, komşusu belki...  biliyor olsun ne yaşadığını. Kimse o çocuğa haylaz demesin, 'ders çalışmaya yüzü yok da yapamıyorum' diyor demesinler. 'Bak falanca teyzenin kızı sular seller gibi okuyor. Sen daha heceleyemedin.' sözleriyle kırılmasın minicik, ürkek yüreği, şahlanacak çağdaki özgüveni. Anlatmalıydık Down Sendromunu... Anlatmalıydık ki şayet bir kimse gittiği bir kafede Down Sendro...

"Buradayım Öğretmenim"

Rengarenk bir kapı açıldı,O kapının ardındaki masal hepimiz için belki farklı ama özü aynı başladı. Aileden ayrılan minik beden bir anda kendini bizimle buldu.Bağımsızlığını ilan etti ve biz birlikte bir yolculuğa çıktık..Güvendi,inandı ve sevdi,sevdik.Artık ailesi dışında biri vardı ve uzun sürecek oyun başlamak üzereydi. Sonra dilinden dökülen sözcükler şekil değiştirdi. -"Oldu mu öğretmenim?" Çizdi,yanımıza koştu,"Yapabildim mi öğretmenim."  Oyunda top halkadan geçti,sonra ne güzel atladı boynumuza,"Yaptım öğretmenim". Nazlandı,"Karnım ağrıyor öğretmenim". Kazandı,"Çak öğretmenim." Sahi terledi mi?Bugün neyi vardı?Yüzü biraz solgun mu duruyor? Parmakları mı yoruldu?  Ne de güzel güldü. Çizdi,çizdikçe mutlu oldu. Boyadı,eline yüzüne ne yakıştı renkler... Kesti,sonra bir baktık alıştı parmaklar...Anlattı,anlattık.Konuştu,konuştuk.Biz artık birbirimizi anlar olduk,farkettiniz mi büyüdük.Büyüdüler...Ve bugün dünyaya açılan  çi...

PROJE KAPANIŞ /PROJECT CLOSURE

PROJE KAPANIŞ Her öğretmenin kendi amaçları  vardı. Proje Kurucuları Engelli Öğretmenler olarak amacımız FARKINDALIK yaratmak ve yaygınlaştırmaktı. Engelli öğrencilerimizin karşılaştıkları sorunları arkadaşlarıyla ve aileleriyle paylaşmak, bu sorunların üstesinden gelmelerine, saygı duymalarına ve empati kurmalarına yardımcı olabilmek en önemli hedefimizdi. Öğrencilerimize farklı dünyaların kapılarını açtık ve ailemize bildiklerini ancak unuttuklarını hatırlattık. Çeşitli etkinliklerle Farkındalık yarattık,Seminerler ve Geziler düzenledik ve "VER ELİNİ  ENGELLERİ BİRLİKTE AŞALIM " dedik. Farklılıkların farkında olmak ve FARKINDALIK yaratmak için belirlediğimiz bu yolun SONUNA geldik. Umarım gönüllere girebilmiş, yüreklerdeki engelleri aşabilmişizdir. PROJECT CLOSURE Each teacher had his own goals. As the founders of the project, the teachers with disabilities, our aim was to create and spread AWARENESS. Our most important goal was to shar...

''En Büyük Engel SEVGİSİZLİKTİR''

“Ver Elini Engelleri Birlikte Aşalım'' Minik ellerle yola çıkarken ellerim, Farklı dünyalarla tanıştı.” Biz öğretirken çok şeyi, Özel çocuklar bize hayatı öğretti. Bulutların ardındaki güneşe değmeliydik birlikte Bakışları binbir türlü renklerde ki Özel çocuklarımızla Umudu saklamış iken avuçlarımız, Yağmurlarda hep yeşillenmesini diledik. Biz Özel çocuklarımızı hayatımıza dahil etmeye çabalarken, Onlar bizi bin bir türlü renkle ışıldayan gözyaşlarıyla Tomurcuklanmış UMUT dolu dünyalarının içine çekiverdiler. Farklı dünyaların benzersiz ve rengârenk çiçekleri İYİKİ Varsınız  💙                                                                                            Serap EROL
PROJE TANITIM VİDEOMUZ https://youtu.be/XcKO-KKxjp0

EVDE HAYAT VAR...

Ölüm... Sahi nereden gelirdi ölüm? Bir cevabımız yok artık.Sağımız solumuz tehlike doluyken ölüm bize hep yakındı  zaten.Ama bugünlerde dünyayı Covid-19 denen bir virüs sarmış durumda ve ne yazık ki ülkemizde artık bu konuda sınavını veriyor.Bir virüsün gücünü sayılarla ölçmek doğru mudur?Bunu hiçbirimiz bilmiyoruz ama bildiğimiz şeyin bu virüsün insanlar arası yaşattığı acı çok büyük...Belki bir kişinin tedbirsizliği,hatası yüzlerce insanın acı çekmesine sebep oluyor.Bu acının yaşanmasında payımızın olmaması için elbette hepimizin üzerine düşen görevler  ve dünyaya söylemek istediklerimiz var... -Ey dünya!  Biz sağlık çalışanları kendi canımızı hiçe sayıp canla başla çalışıyoruz,yeter ki siz evde kalın Biz işletmeciler gelirden vazgeçtik,sağlık olsun dedik. Biz Güvenlik güçleri,hepimiz seferberiz,yeter ki siz evde kalın. Biz market çalışanları,hepimiz sahadayız,yeter ki siz evde kalın. Biz öğretmenler şimdi evdeyiz ama o şen kahkahalar evlerde canlansın d...

Disleksi / Disleksi ve çocuk

Disleksi:  Kişinin normal veya üstün zeka düzeyinde olmasına rağmen okuma, yazma ve dil becerilerinde problem yaşamasına sebep olan özel  öğrenme bozukluğudur. DİSLEKSİ PROBLEMİ OLAN ÇOCUĞA NASIL YARDIM EDİLİR? Sabırlı olun:  Çocuğunuz veya öğrenciniz okuma güçlüğü çekiyorsa sabırlı olun ve ilginizi azaltmayın. Metinleri sesli okumasını isteyin. Sesli okuma esnasında hem çocuk, hem de siz nerelerde hata yapıldığını görebilir ve düzeltebilirsiniz. Sesli okuma, disleksi için iyi bir egzersizdir. Motive edin:  Öğrenme güçlüğü çeken çocukların özgüvenlerinde hasar oluşmaması için onları devamlı tebrik etmek gerekir. Her başarısını tebrik edin ve onunla gurur duyduğunuzu ifade edin. Bu davranış çocuğun başarma isteğini kamçılar. Oyunlarla destekleyin:  Sevdiği materyaller ile kendisini geliştirmesini sağlayın. Disleksili çocuklar oyunlarla yakından ilgilidirler. Doğru seçilmiş oyunlar disleksi egzersizleri niteliğindedir. Başkalarıyla kıyasl...

Yazılar...

VER ELİNİ, BİZ OLALIM      İstanbul, Kocaeli, Tokat, Bodrum, Bolu, Mardin, Ankara, Polonya,Hırvatistan… Aslına bakarsanız birbirine ne kadar uzak ve ayrı şehirler ayrı ülkeler…Kimi buz gibi ayaz,kimi gri bir şehir,kiminin yemeği, kimisinin denizi…Birine bakıyorsunuz milyonlarca insan,birine bakınca haritanın ne de ücra bir yerinde çarpıyor gözümüze.Hiçbir ortak özelliği yok gibi görünür bu şehirler gözünüze.Pek de yanılmıyorsunuz   diyeceğiz ama öyle güzel bir şey var ki aramızda bu bütün mesafeleri ,engelleri kaldırdı.Hayat bir gün bizleri   gururla icra etmekte olduğumuz öğretmenlik   mesleğimiz vesilesiyle bir araya getirdi.Kulağımıza gelen ufacık bir fısıltıyla,kafamızdaki soru işaretleriyle,ama inandığımız değerlerle birlikte   “Gelin bir olun,el ele verin ve engelleri ortadan kaldırın” dedi…Biz o fısıltının ardından gitmeyi yeğledik.Haftalar hatta aylar sürecek yoğun ama bir o kadar da dolu bir programla yola çıkmaya karar verdik.  ...