VER ELİNİ, BİZ OLALIM
İstanbul, Kocaeli, Tokat, Bodrum, Bolu, Mardin, Ankara, Polonya,Hırvatistan… Aslına bakarsanız birbirine ne kadar uzak ve ayrı şehirler ayrı ülkeler…Kimi buz gibi ayaz,kimi gri bir şehir,kiminin yemeği, kimisinin denizi…Birine bakıyorsunuz milyonlarca insan,birine bakınca haritanın ne de ücra bir yerinde çarpıyor gözümüze.Hiçbir ortak özelliği yok gibi görünür bu şehirler gözünüze.Pek de yanılmıyorsunuz diyeceğiz ama öyle güzel bir şey var ki aramızda bu bütün mesafeleri ,engelleri kaldırdı.Hayat bir gün bizleri gururla icra etmekte olduğumuz öğretmenlik mesleğimiz vesilesiyle bir araya getirdi.Kulağımıza gelen ufacık bir fısıltıyla,kafamızdaki soru işaretleriyle,ama inandığımız değerlerle birlikte “Gelin bir olun,el ele verin ve engelleri ortadan kaldırın” dedi…Biz o fısıltının ardından gitmeyi yeğledik.Haftalar hatta aylar sürecek yoğun ama bir o kadar da dolu bir programla yola çıkmaya karar verdik.
Hayatta şu günlerde yaşadığımız bütün kötülüklerin tek sebebinin “sevgisizlik” olduğunu biliyoruz. Çocukken içimize düşmeyen merhamet ve sevgi ne yazık ki ilerleyen yıllarda büyümüyor. Tam aksi kök salan çiçekleri öldürmek için yaşıyor. Oysa daha çocukken onların kalbine sevmeyi, incitmemeyi,bir olmayı,farkında olmayı ,merhameti işlesek…İncitmek yerine sarılmayı,öldürmek yerine yaşatmayı,farklılıklarımızla bir olabileceğimizi,uzanan eli geri çevirmek yerine sımsıkı tutmayı anlatabilsek…İşte bütün mesele bu bizler bunun için yola çıktık,yanımızda olup elimizden tutarsanız ne mutlu bize.
Farkında olacağımız çok şey var inanın,biz istiyoruz ki “çocuk” geçen her yerde hiçbir şeye bakılmaksızın,çiçekler açsın… BUKET TÜRK
Give your hand, let us be
Istanbul, Kocaeli, Tokat, Bodrum, Bolu, Mardin, Ankara, Poland, Croatia uzak How far apart and separate cities are different countries… Some frosty frosty, some gray city, some food, some sea milyonlar You're looking at millions of people If you look at one of the map nor a remote place strikes our eyes.No common feature does not seem to have these common eye.You will say that you're not mistaken, but there is such a beautiful thing between us that all the distances, obstacles lifted us. Our profession brought together on the occasion. A small whisper to our ears, question marks in our heads, but with the values we believe in, “Be a bride, hand in hand and remove the obstacles” he said… We chose to go after that whisper, but even for months it was intense. decided to start with a full program k.
We know that the only reason of all the evils we have experienced in these days in life is “lovelessness.. Compassion and love that do not fall into us as a child unfortunately do not grow in later years. Live to kill the flowers that otherwise leave the root. Yet when we were children, we love to love their hearts, not to be hurt, to be one, to be aware, to have mercy. Whether you can keep us happy if you can.
Believe there is much to be aware of, we want the ki child her to bloom everywhere, regardless of anything ”
AH SEVGİ
Sevgi anlaşmak değildir,bazen bir filmle de gösterilir...Ah çocuk yazması çok kısa ama anlamı öyle derin...
Bir gülmesini anlarsan koşar gelir,
Bir sarılırsan boynuna halat olur,
Yeter ki sana olan çığlını ihtiyacı olan zamanda duy,
Yeter ki dinle,
Yeter ki anla,
Yeter ki onu kalbinde dans eden kelimelerle "o" olduğu için sev...
Rengarenk bir kapı açıldı,O kapının ardındaki masal hepimiz için belki farklı ama özü aynı başladı. Aileden ayrılan minik beden bir anda kendini bizimle buldu.Bağımsızlığını ilan etti ve biz birlikte bir yolculuğa çıktık..Güvendi,inandı ve sevdi,sevdik.Artık ailesi dışında biri vardı ve uzun sürecek oyun başlamak üzereydi. Sonra dilinden dökülen sözcükler şekil değiştirdi.
-"Oldu mu öğretmenim?"
Çizdi,yanımıza koştu,"Yapabildim mi öğretmenim."
Oyunda top halkadan geçti,sonra ne güzel atladı boynumuza,"Yaptım öğretmenim".
Nazlandı,"Karnım ağrıyor öğretmenim".
Kazandı,"Çak öğretmenim."
Sahi terledi mi?Bugün neyi vardı?Yüzü biraz solgun mu duruyor?
Parmakları mı yoruldu?
Ne de güzel güldü.
Çizdi,çizdikçe mutlu oldu.
Boyadı,eline yüzüne ne yakıştı renkler...
Kesti,sonra bir baktık alıştı parmaklar...Anlattı,anlattık.Konuştu,konuştuk.Biz artık birbirimizi anlar olduk,farkettiniz mi büyüdük.Büyüdüler...Ve bugün dünyaya açılan çiçek bahçesinin en güzel çiçekleri bize koşup bugün yaşamlarında çıktıkları yolculukta ilk belgelerine kavuştular.Düşünsenize henüz 4-5 yaşında olan minicik bedenleri her sabah sırtlarında boylarından büyük bir çanta bize koştu.Sorumluluk almayı öğrendi.Bizde kendini görmek için gözlerimizin içine baktı.
Peki ya bizim koşmamızı bekleyenler? "Ben buradayım öğretmenim,birlikte görelim" diyenler. İşte bu işin bir de diğer tarafı var. Koşup sarılamayanlar, gözlerinin içi aydınlıkken, dışı siyaha bürünenler ya da niceleri ... Sahi öğretmenlerim O karanlığı onlar için aydınlattık mı? Ayırmadan yanlarında kalıp hiçbir farkımız olmadığını hissettirdik mi?Bizim karnemiz geçecek mi sınıfı?O kapının ardında bizimle bahçemize gelmeyi bekleyen çiçeklere eşiği atlatmayı başardık mı dersiniz...
Biz ki bugün geleceğe umutla bakmayı dileyen öğretmenler olarak çıktığımız yolda azimlerine şahit oldukça bir kez daha gördük ki bu yolun en büyük aydınlığı bütün engelleri raflara kaldırıp inançla bize koşan nesiller olacaktır.Yeter ki bir tekerlekli sandalyeden bize açılan kollara sarılmayı,karanlığa bir çift göz olmayı,lal olan dillerden yayılan "öğretmenim" sözünü duymayı bilelim.Bilelim ve yere göre "İyi ki geldiniz çocuklar, siz yüreğimize pek hoş geldiniz", diye haykıralım.
Gökten önce tek damla düştü.
Kimseler görmedi kayboldu,gitti.
Sonra avcumuzu pencereden dışarı uzattık,damlalar birbir arttı,artık ıslaklığı hissetmeye başlamıştık.
Bulutlar hızla birleşti.
Gök gürledi.
Ve gökyüzünden sayısız damla yağmur olup yeryüzüne indi.
Yağmur berekettir derler büyüklerimiz,ne doğruymuş.Kararında,doğru anda yağarsa düştüğü yer yeşillenir,cennet olur.Şimdi tam zamanı yağmur olup yağmanın,gök olup gürlemenin...
İstanbul,Antep,Mardin,Tokat,Antalya,Kocaeli,Yozgat,Kastamonu,Batman,Ankara,Hatay,Balıkesir,Ağrı,Mersin,Adapazarı,Ordu,Aydın,Kahramanmaraş,Eskişehir,Bolu,Afyon,Bilecik,Erzurum,Mersin,Kırıkkale,Konya,Yalova,Samsun,Edirne...Elele verip yağıyoruz.Aradan kilometreleri,doğuyu batıyı kaldırıp "biz"olmaya,kuraklığı cennete çevirip minicik gözlerin bir nebze de olsa gülümsemesinde payımız olsun diye birlikte yola çıkıyoruz.
Biz önce "Ver Elini Engelleri Birlikte Aşalım" e-twinnig projesi için yola çıkmış birbirini hiç tanımayan ama ortak bir paydada buluşan 7 Türk,3 yabancı proje ortağı idik, ülkemizde yaşanan deprem faciasından sonra yine birlikte "Elazığ ve Malatya'daki çocuklarımız için neler yapabiliriz?" diye düşünürken bir anda 96 öğretmen olduk.Elimiz kime doğru gitse biri sıkıca tuttu.Sardık sarmaladık hayallerimizi.Belki birinin kahkahasında belki birinin sevinç gözyaşında yer almak için oyuncak olmaya karar verdik,birbirimize öyle iyi geldik ki, Elazığ ve Malatya dedikçe içimiz birlikte titredi,yüreğimiz birlikte yandı.Şimdi gözlerimizi kapatıp "İyilik, herkese iyi gelecek" diye haykırırsak o yangın bizimle biraz olsun söner.
Teşekkürler aydınlık ülkemizin umut veren öğretmenleri,elimizi sıkıca tuttuğunuz için.
BUKET TÜRK
Kara FATMA,
Afife JALE,
Sabiha GÖKÇEN,
Safiye AYLA,
Suna KAN,
Remziye HİSAR,
Dilhan ERYURT,
Füruzan İKİNCİOĞULLARI,
Arzuhan DOĞAN,
Filiz DİNÇMEN,
Türkan AKYOL,
Sümeyye BOYACI...
Satırlara sığmayacak kadar çoktur;kadının adı...
Başarıları sayfalara sığmayacak kadar çoktur;kadının gücü...
Kadın,yeri gelir savaşıp vatan kurtarır.
Kadın,bir bakarsın hayat kurtarır,hayatı anlatır.
Bazen yeri sahne,bazen siyaset...
Gözlerini kapatınca anne olur,açarsan çocuk çıkar sevdasından...
"Kadın"ı anlatmaya ne gücümüz ne de sözcükler yeter.
SİZLER KIYMET BİLİN TÜM KADINLARA YETER,
Ölüm...
Bazen bir şeyleri anlatmak için tanımlara ihtiyaç duyarız.Dilimizin zor döndüğü ya da içinde anlamakta zorlandığımız sözcüklerin bulunduğu tanımlar...
"Otizm spektrum bozukluğu, doğuştan gelen ya da yaşamın ilk yıllarında ortaya çıkan karmaşık bir nöro-gelişimsel farklılıktır. Otizmin, beynin yapısını ya da işleyişini etkileyen bazı sinir sistemi sorunlarından kaynaklandığı düşünülmektedir. Bu metinde otizm spektrum bozukluğu için kullanım kolaylığı nedeniyle zaman zaman otizm terimi kullanılmıştır."
Özellikle şimdilerde tabiri caizse "moda" haline gelen önce bu tanım yapılır ardından da farklılık,farkındalık gibi aşina olduğumuz sözcükler kullanılır.Bunları dile getirdiğimiz zaman hatta klasik belirtilerinden de bir kaçını çıkıp söyleyince anlamış oluyoruz sanırım.Ya da birçok şeyde olduğu gibi ne yazık ki otizm için de "mış"gibi yapıyoruz.Oysa otizm bir kaç sıradan kelimeden ibaret olmayan koca bir dağ.Gerçekten anlamaya çalışırsanız dağın içinde açan çiçekleri keşfedebilirsiniz.Yoksa boş gözlerinizle dağın yabancılığında gölgelenirsiniz. Çünkü orada açan güneş sizin kör gözlerinize sadece gölge yapacaktır.Tercih bizim ya dağlardaki çiçekleri sulayıp yeşerteceğiz,ya da onların güneşinin gölgesinde kaybolacağız.
Klasik olacak ama ,otizm hastalık değil farklılıktır...BUKET TÜRK
Dünyada başka hiçbir ülke yoktur çocuklara bayram armağan eden,
Dünyada başka hiçbir lider yoktur çocuklara bayram armağan eden,
El ele verin çocuklar yaşadığınız cumhuriyet hatrına,anılarımıza sahip çıkıp engelleri aşın.
Bu ülkenin geleceği 100 yıllar öncesinden Mustafa Kemal Atatürk tarafından sizlere verildi.
Unutmayın;
Gelecek sizin ellerinizde,
Gelecek sizin gülüşlerinizde,
Ama olurda ayağınız bir engele takılırsa başlarınız hep ileri baksın,ardınızda koca bir ulus var.
BUKET TÜRK
"Bu sabah mutluluğa aç pencereni
Bir güzel arın dünki kederinden
Bahar geldi bahar geldi güneşin doğduğu yerden
Çocuğum uzat ellerini" Ataol behramoğlu
Şarkılara,şiirlere,destanlara konu olmuş bir mevsim...
Güneşiyle içimizi ısıtan,yağmuruyla dinginleştiren...
Adı bahar,
Adı mayıs,
Biz önümüzdeki mayıslara doyasıya sarılmak için şimdi evde karşılıyoruz onu ama biliyoruz hayat eve sığdıkça yolumuz açık,mayısımız çok olacak.
Şimdi sen de sabret çocuğum
Az kaldı ellerini çiçekler arasında tutmaya,gülerken yüzündeki gamzeleri avuçlarımızla kucaklamaya
Okullar,parklar sen olmadan anlamını yitirmiş durumda
Meğer hayat ve bahar senin sesinde saklanmış.
Biliyoruz bundan sonraki mayıslar hoş gelecek bize,
şimdi sadece biraz sabır,daha güzel baharlar için..
Bir gülmesini anlarsan koşar gelir,
Bir sarılırsan boynuna halat olur,
Yeter ki sana olan çığlını ihtiyacı olan zamanda duy,
Yeter ki dinle,
Yeter ki anla,
Yeter ki onu kalbinde dans eden kelimelerle "o" olduğu için sev...
BURADAYIM ÖĞRETMENİM
Rengarenk bir kapı açıldı,O kapının ardındaki masal hepimiz için belki farklı ama özü aynı başladı. Aileden ayrılan minik beden bir anda kendini bizimle buldu.Bağımsızlığını ilan etti ve biz birlikte bir yolculuğa çıktık..Güvendi,inandı ve sevdi,sevdik.Artık ailesi dışında biri vardı ve uzun sürecek oyun başlamak üzereydi. Sonra dilinden dökülen sözcükler şekil değiştirdi.
-"Oldu mu öğretmenim?"
Çizdi,yanımıza koştu,"Yapabildim mi öğretmenim."
Oyunda top halkadan geçti,sonra ne güzel atladı boynumuza,"Yaptım öğretmenim".
Nazlandı,"Karnım ağrıyor öğretmenim".
Kazandı,"Çak öğretmenim."
Sahi terledi mi?Bugün neyi vardı?Yüzü biraz solgun mu duruyor?
Parmakları mı yoruldu?
Ne de güzel güldü.
Çizdi,çizdikçe mutlu oldu.
Boyadı,eline yüzüne ne yakıştı renkler...
Kesti,sonra bir baktık alıştı parmaklar...Anlattı,anlattık.Konuştu,konuştuk.Biz artık birbirimizi anlar olduk,farkettiniz mi büyüdük.Büyüdüler...Ve bugün dünyaya açılan çiçek bahçesinin en güzel çiçekleri bize koşup bugün yaşamlarında çıktıkları yolculukta ilk belgelerine kavuştular.Düşünsenize henüz 4-5 yaşında olan minicik bedenleri her sabah sırtlarında boylarından büyük bir çanta bize koştu.Sorumluluk almayı öğrendi.Bizde kendini görmek için gözlerimizin içine baktı.
Peki ya bizim koşmamızı bekleyenler? "Ben buradayım öğretmenim,birlikte görelim" diyenler. İşte bu işin bir de diğer tarafı var. Koşup sarılamayanlar, gözlerinin içi aydınlıkken, dışı siyaha bürünenler ya da niceleri ... Sahi öğretmenlerim O karanlığı onlar için aydınlattık mı? Ayırmadan yanlarında kalıp hiçbir farkımız olmadığını hissettirdik mi?Bizim karnemiz geçecek mi sınıfı?O kapının ardında bizimle bahçemize gelmeyi bekleyen çiçeklere eşiği atlatmayı başardık mı dersiniz...
Biz ki bugün geleceğe umutla bakmayı dileyen öğretmenler olarak çıktığımız yolda azimlerine şahit oldukça bir kez daha gördük ki bu yolun en büyük aydınlığı bütün engelleri raflara kaldırıp inançla bize koşan nesiller olacaktır.Yeter ki bir tekerlekli sandalyeden bize açılan kollara sarılmayı,karanlığa bir çift göz olmayı,lal olan dillerden yayılan "öğretmenim" sözünü duymayı bilelim.Bilelim ve yere göre "İyi ki geldiniz çocuklar, siz yüreğimize pek hoş geldiniz", diye haykıralım.
ŞİMDİ TAM ZAMANI
Gökten önce tek damla düştü.
Kimseler görmedi kayboldu,gitti.
Sonra avcumuzu pencereden dışarı uzattık,damlalar birbir arttı,artık ıslaklığı hissetmeye başlamıştık.
Bulutlar hızla birleşti.
Gök gürledi.
Ve gökyüzünden sayısız damla yağmur olup yeryüzüne indi.
Yağmur berekettir derler büyüklerimiz,ne doğruymuş.Kararında,doğru anda yağarsa düştüğü yer yeşillenir,cennet olur.Şimdi tam zamanı yağmur olup yağmanın,gök olup gürlemenin...
İstanbul,Antep,Mardin,Tokat,Antalya,Kocaeli,Yozgat,Kastamonu,Batman,Ankara,Hatay,Balıkesir,Ağrı,Mersin,Adapazarı,Ordu,Aydın,Kahramanmaraş,Eskişehir,Bolu,Afyon,Bilecik,Erzurum,Mersin,Kırıkkale,Konya,Yalova,Samsun,Edirne...Elele verip yağıyoruz.Aradan kilometreleri,doğuyu batıyı kaldırıp "biz"olmaya,kuraklığı cennete çevirip minicik gözlerin bir nebze de olsa gülümsemesinde payımız olsun diye birlikte yola çıkıyoruz.
Biz önce "Ver Elini Engelleri Birlikte Aşalım" e-twinnig projesi için yola çıkmış birbirini hiç tanımayan ama ortak bir paydada buluşan 7 Türk,3 yabancı proje ortağı idik, ülkemizde yaşanan deprem faciasından sonra yine birlikte "Elazığ ve Malatya'daki çocuklarımız için neler yapabiliriz?" diye düşünürken bir anda 96 öğretmen olduk.Elimiz kime doğru gitse biri sıkıca tuttu.Sardık sarmaladık hayallerimizi.Belki birinin kahkahasında belki birinin sevinç gözyaşında yer almak için oyuncak olmaya karar verdik,birbirimize öyle iyi geldik ki, Elazığ ve Malatya dedikçe içimiz birlikte titredi,yüreğimiz birlikte yandı.Şimdi gözlerimizi kapatıp "İyilik, herkese iyi gelecek" diye haykırırsak o yangın bizimle biraz olsun söner.
Teşekkürler aydınlık ülkemizin umut veren öğretmenleri,elimizi sıkıca tuttuğunuz için.
BUKET TÜRK

KADINLAR-KADINLARIMIZ
Kara FATMA,
Afife JALE,
Sabiha GÖKÇEN,
Safiye AYLA,
Suna KAN,
Remziye HİSAR,
Dilhan ERYURT,
Füruzan İKİNCİOĞULLARI,
Arzuhan DOĞAN,
Filiz DİNÇMEN,
Türkan AKYOL,
Sümeyye BOYACI...
Satırlara sığmayacak kadar çoktur;kadının adı...
Başarıları sayfalara sığmayacak kadar çoktur;kadının gücü...
Kadın,yeri gelir savaşıp vatan kurtarır.
Kadın,bir bakarsın hayat kurtarır,hayatı anlatır.
Bazen yeri sahne,bazen siyaset...
Gözlerini kapatınca anne olur,açarsan çocuk çıkar sevdasından...
"Kadın"ı anlatmaya ne gücümüz ne de sözcükler yeter.
SİZLER KIYMET BİLİN TÜM KADINLARA YETER,
EVDE HAYAT VAR
Ölüm...
Sahi nereden gelirdi ölüm?
Bir cevabımız yok artık.Sağımız solumuz tehlike doluyken ölüm bize hep yakındı zaten.Ama bugünlerde dünyayı Covid-19 denen bir virüs sarmış durumda ve ne yazık ki ülkemizde artık bu konuda sınavını veriyor.Bir virüsün gücünü sayılarla ölçmek doğru mudur?Bunu hiçbirimiz bilmiyoruz ama bildiğimiz şeyin bu virüsün insanlar arası yaşattığı acı çok büyük...Belki bir kişinin tedbirsizliği,hatası yüzlerce insanın acı çekmesine sebep oluyor.Bu acının yaşanmasında payımızın olmaması için elbette hepimizin üzerine düşen görevler ve dünyaya söylemek istediklerimiz var...
-Ey dünya!
Biz sağlık çalışanları kendi canımızı hiçe sayıp canla başla çalışıyoruz,yeter ki siz evde kalın
Biz işletmeciler gelirden vazgeçtik,sağlık olsun dedik.
Biz Güvenlik güçleri,hepimiz seferberiz,yeter ki siz evde kalın.
Biz market çalışanları,hepimiz sahadayız,yeter ki siz evde kalın.
Biz öğretmenler şimdi evdeyiz ama o şen kahkahalar evlerde canlansın diye canla başla uğraşıyoruz,yeter ki siz evde kalın.
Kısacası biz zorunlu hizmet vermek zorunda olanlar sahalardayız,yeter ki siz evde kalın...
Siz evde kalın ki;
Sokaklar yine şenlensin.
Parklar yine cıvıl cıvıl olsun.
Caddeler dolup taşsın.
Kavuşsun eller.
Yine ordan oraya koşsun çocuklar.
Şenlensin okullar.
Camiler bizsiz kalmasın.
Hayat şimdi bizim elimizde
Hayat şimdi bizim evimizde...
Biz henüz doğacak güneşten,yağacak yağmurdan,önümüzdeki bahardan vazgeçmedik.Sende kendinden vazgeçme evde kal,unutma EVDE HAYAT VAR!
VER ELİNİ ENGELLERİ BİRLİKTE AŞALIM PROJESİ,EVDE HAYAT VAR ETKİNLİKLERİ İÇİN YOUTUBE KANALINI ZİYARET EDEBİLİRSİNİZ.
BUKET ÖĞRETMEN...
VER ELİNİ ENGELLERİ BİRLİKTE AŞALIM PROJESİ,EVDE HAYAT VAR ETKİNLİKLERİ İÇİN YOUTUBE KANALINI ZİYARET EDEBİLİRSİNİZ.
BUKET ÖĞRETMEN...
GÜÇLÜ DAĞ:OTİZM
Bazen bir şeyleri anlatmak için tanımlara ihtiyaç duyarız.Dilimizin zor döndüğü ya da içinde anlamakta zorlandığımız sözcüklerin bulunduğu tanımlar...
"Otizm spektrum bozukluğu, doğuştan gelen ya da yaşamın ilk yıllarında ortaya çıkan karmaşık bir nöro-gelişimsel farklılıktır. Otizmin, beynin yapısını ya da işleyişini etkileyen bazı sinir sistemi sorunlarından kaynaklandığı düşünülmektedir. Bu metinde otizm spektrum bozukluğu için kullanım kolaylığı nedeniyle zaman zaman otizm terimi kullanılmıştır."
Özellikle şimdilerde tabiri caizse "moda" haline gelen önce bu tanım yapılır ardından da farklılık,farkındalık gibi aşina olduğumuz sözcükler kullanılır.Bunları dile getirdiğimiz zaman hatta klasik belirtilerinden de bir kaçını çıkıp söyleyince anlamış oluyoruz sanırım.Ya da birçok şeyde olduğu gibi ne yazık ki otizm için de "mış"gibi yapıyoruz.Oysa otizm bir kaç sıradan kelimeden ibaret olmayan koca bir dağ.Gerçekten anlamaya çalışırsanız dağın içinde açan çiçekleri keşfedebilirsiniz.Yoksa boş gözlerinizle dağın yabancılığında gölgelenirsiniz. Çünkü orada açan güneş sizin kör gözlerinize sadece gölge yapacaktır.Tercih bizim ya dağlardaki çiçekleri sulayıp yeşerteceğiz,ya da onların güneşinin gölgesinde kaybolacağız.
Klasik olacak ama ,otizm hastalık değil farklılıktır...BUKET TÜRK
NİCE 100 YILLARIMIZ OLSUN!
Dünyada başka hiçbir ülke yoktur çocuklara bayram armağan eden,
Dünyada başka hiçbir lider yoktur çocuklara bayram armağan eden,
El ele verin çocuklar yaşadığınız cumhuriyet hatrına,anılarımıza sahip çıkıp engelleri aşın.
Bu ülkenin geleceği 100 yıllar öncesinden Mustafa Kemal Atatürk tarafından sizlere verildi.
Unutmayın;
Gelecek sizin ellerinizde,
Gelecek sizin gülüşlerinizde,
Ama olurda ayağınız bir engele takılırsa başlarınız hep ileri baksın,ardınızda koca bir ulus var.
BUKET TÜRK
HOŞ GEL MAYIS
Bir güzel arın dünki kederinden
Bahar geldi bahar geldi güneşin doğduğu yerden
Çocuğum uzat ellerini" Ataol behramoğlu
Şarkılara,şiirlere,destanlara konu olmuş bir mevsim...
Güneşiyle içimizi ısıtan,yağmuruyla dinginleştiren...
Adı bahar,
Adı mayıs,
Biz önümüzdeki mayıslara doyasıya sarılmak için şimdi evde karşılıyoruz onu ama biliyoruz hayat eve sığdıkça yolumuz açık,mayısımız çok olacak.
Şimdi sen de sabret çocuğum
Az kaldı ellerini çiçekler arasında tutmaya,gülerken yüzündeki gamzeleri avuçlarımızla kucaklamaya
Okullar,parklar sen olmadan anlamını yitirmiş durumda
Meğer hayat ve bahar senin sesinde saklanmış.
Biliyoruz bundan sonraki mayıslar hoş gelecek bize,
şimdi sadece biraz sabır,daha güzel baharlar için..
Buket TÜRK
Buket hocam yazılarınızı okuyunca etkilenmemek elde değil.Kaleminize sağlık
YanıtlaSil